Hatırat
Bu bölümde Kayalar Köyünde yaşamakta olan kimselerin hatıralarına yer verilecek ve sizlere sunulacaktır.
Eski Köy Camisi1957 öncesi yeni köy camisinin olduğu yerde köy odası(muhtarlık-heyet) vardı ve minaresi tahtadandı.
Çamtepe Gözetleme DamıÇamtepe mevkiinde denize hakim konumda olan yerde gözetleme kulesi vardı (1940 sonrası) Muttalip Dayı,Hasan Dayı ve köydeki diğer yaşlı adamlar burada nöbetleşe beklerler tehlike anında köylüyü ve civardaki yerleri bilgilendirirlerdi.
Koca çamdaki telgraf teli fincanıSahil kısmındaki köylere telefon gelmezden önce telgraf teli çekildi.Koca çamda hala o telgraf teli fincanı yer almaktadır.(en az 50 sene)
Orta mahalledeki çeşmeAşağı mahallede çeşmenin olduğu yerde kahve vardı sonrasında salahane tarafına çeşme nakledildi ve oradan da orta mahalleye taşındı.
Tiryeki DayıEvi, Rıfat Serin ile Cevriye-Mustafa çiftinin evleri arasında yer almaktadır.
Tiryeki Dayı ''Tilki,porsuk,sansar'' gibi hayvanlar yakalayarak fakçılık yapıyor ve bu hayvanların derisini satarak geçimini sağlıyordu.Günlerce aylarca gezer belirli noktalara yemişler yiyecekler koyar eğer hayvanlar bunları yediyse sıklıkla geçtiği yerlere faklar-tuzaklar kurardı.Geçimini böylelikle idame ettirirdi.
Anlatan: Şevket IŞILDAK Yaş 82
___________________________________________________________
Emekli Öğretmen Sezai ÖzkanRahmetli Sezai Hocanın Hatıratından;Sezai Amca köye geldiğinde sık sık onun dilinden eskileri dinlemiştim.
Balıkesir Öğretmen Okulunda okurken tatillerde köye geldiğini ve bunun 1940 lı yıllara denk geldiğini ifade etmişti.
Meşhur ''Gurban Dede'' de o yıllarda ömrünün son yıllarını yaşıyormuş.Av meraklısı olarak tanınırmış.Rahmetli Bülent Amca(İstanbullu) evinin yanında bulunan muhtarlığı karşısındaki eski 2 katlı bina kahvehane olarak kullanılıyormuş.1940 lı yıllarda köy daha çok kalabalıkmış,osmanlı döneminde doğan çanakkale savaşını yemen savaşını gören kimselerle doluymuş. 2.dünya savaşı sebebi ile Yunanistan ve Almanya ile olan münasebetleri öğrenmek amacıyla yaşlılar ve gençler bu eski kahvehanede toplanırlarmış.
Kahvehaneye, muhtarlık tarafından bir radyo alınmış ve sadece ajans(haber) saatlerinde açılıyormuş.Sezai Öğretmen yine köye gelipte kahveye girdiğinde Kurban Dede'de oradaymış aynen şöyle demiş '' Oğlanım Sezai bu gonuşuyo,bunun(radyonun) ekmeni suyunu nerden veriyorsunuz'' diyerek bir soru yönelttiğini ve gülerek cevap verdiğini Sezai Hoca hayatta iken anlatmıştı..
O zamanın yaşlılarının, osmanlıdan gelen bir üslupla bunları söylemeleri elbetteki doğal.
O zamanın bazı yaşlıları frenk kıyafetlerini benimserken bazıları ise 1940 lı yıllarda osmanlı dönemi kıyafetlerini giymeyi tercih etmişler.
Ayrıca Sezai Hoca bana ''Köyde ilk yedek subaylık(askerlik) kendisinin yaptığını ifade etmişti.Çok iyi yemek yaptığını,titiz ve düzenli olduğunu da eklemişti.
Kurban Dedenin de Sezai Hocanın da toprağı bol olsun.
Allah rahmet eylesin
Anlatan Sezai ÖZKAN(Yaş 80)
__________________________________________________________
Rahmetli Edremitli Hasan Dayı(Minareci)
Hasan Dayı,bundan yaklaşık 10 sene önce yeğeni olan Naime Yenge (Sebahat Ablanın annesi) evlerine gelmiş ve bende kendisini ziyaret etme olanağı bulmuş elini öpmüştüm.Edremitli Hasan Dayı ile rahmetli Naime Yengenin(Nuri dayının eşi) babası olan Edremitli Mehmet kardeşler.Yani amcası oluyor.
Eskilerden konuştuk hep,o zamanlar 90 yaşlarında ve aşırı yaşlıydı.Yaşlı olduğu gerekçesiyle çok fazla yormak istemedim.
Kendisi bana '' Kayalarda dahil beraberindeki Civar köylerinde camilerini minarelerini çeşmelerini kendisinin yaptığını'' ifade etmişti.
Mimari konstrüksiyon itibariyle hiçbir eğitim almamasına rağmen hala yaptığı camiler,minareler ve çeşmelerin ayakta olmasının yegane sebebi Mimar Sinan tarzı bir ekolün azda olsa temsilcisi statüsünde olmasındandır.
1900 lerin başlarında doğması sebebiyle ''Eski insanlar,ihtiyarlar'' olarak anılmaktadır.Taş işçiliğiyle ve ustalığıyla uğraşması sebebiyle elleri geniş,kuvvetli ve gayet kemikli ve yapılı birisiydi.Köydeki benim yaşımda olan çoğu genç,kendisini tanımayabilir lakin ben elini öpmüş hayır duasını almıştım.
*Hala yaptığı çakıllar işlediği taşlar ördüğü duvarlar ''Kepez-altı,opuruluk,dallık'' gibi mevkilerde yer almaktadır.Düşünün o 100-200 Kg'lık taşları o zamanın teknolojisiyle nasıl kaldırdılar ve nasıl 1-2 mt'lik yüksekliğe kaldırdılar.Hep bunlar teknolojiden yoksun deha beynin tecellisidir.
Not:Köy Camisinin giriş kapısının olduğu kısımda Kayısı ağacının üstünde hala onun tarafından yazılmış ve tarih düşülmüş bir taş yer almaktadır.
Allah ebeden onlardan razı olsun.
Toprakları bol ve Peygamber Efendimizin şefaatlerine nail olsunlar.
Anlatan: Edremitli Hasan Dayı (Lakabı:Minareci Yaş:90-100)
___________________________________________________________
Rahmetli Terzi Hasan
Terzi Hasan Abi hayatta iken köye tatilerde geldiğimde kendisi ile sık sık sohbet eder onun ve benim av merakım olan ''Balıklar ve Kuşlardan'' bahsederdik.Ayrıca ayrı bir merakımız olan ''Aşılama Tekniklerinden'' konu açılırdı.Böylesine güzel bir sohbet Kahvehane İşletmecisi Recep Yurtsever( Kahveci Recep Abi)'in getirmiş olduğu çaylarla devam ede gelirdi.
Köy yerinde terzilik yapar,harçlığını çıkartırdı.Yeşil Kapılı küçük bir dükkanı vardı,hep orada kalırdı.Küçük bir sobası,yeşil terzi masası,eski bir televizyonu vardı.Ayrıca arka bahçeye bir de mandalina fidanı dikmişti.
Köye ara sıra gelen balıkçıdan almış olduğu sardalyaları ise kapısının önüne koymuş olduğu küçük bir tenekenin üstünde pişirir,ızgara yapıp yerdi.
Sizlerinde güleceği ve Hasan Abi'yi hayırla yad edeceği küçük bir anekdotu aktarmak isterim;
Birgün beraber Televizyon istiyoruz ve tv yeni model olmasına rağmen renksiz izliyoruz.Kendisine sormuştum '' Hasan abi,bu niye renksiz ? cevaben;yıllardır öyle izliyorum dedi kontrol düğmelerini kontrol ettiğimde renk ayarlamasının olmadığını gördüm düzelttim.Kendisi;anam anası anam bu nasıl iş yav kaç senedir renksiz izliyoz dedi helal dedi yaptın dedi ''
Gülmüş ve olayı bayağı makaraya sarmıştık..
Renkli ekran tv yi renksiz izleyerek tarihe geçti :)
Temiz Kalpli bir insandı Allah rahmet eylesin.
Son yıllarında ciğerlerinden rahatsızlanmış ve vafat etmişti.
Anlatan: Terzi Hasan ÖZEL (Sene 2008 Yaş 50-55)
___________________________________________________________
Ramazan ÖVEN(Ramazan Çavuş)
Ramazan Amca askerlik vazifesini ''çavuş'' statüsünde yaptığı gerekçesiyle
köyde ''ıramazan çovuş'' olarak köyde hitap edilmektedir.
Kendisinden dinlediğim kadarıyla Babası ''Yemen Gazisi İdris ''in 1900 lü yılların başların da ,yemen savaşına gittiğini ifade etmişti.
*Sanırım o yıllarda İsmet İnönü de yemende askerlik yıllarının ilk vazifesini yapıyordu.Ayrıca Gazi Mustafa Kemal Atatürk'te Teşkilatı Mahsusa'nın (Tıklayınız;Teşkilat-ı Mahsusa)bünyesinde halı tüccarı kılığında Trablusgarp a gitmiş ve yerel halkı işgal kuvvetlerine karşı örgütleyerek gayri nizami harp tekniğini başarılı bir şekilde uygulamış ve muzaffer olmuşlardı.
Ramazan Amca,babasından dinlediği kadarıyla şunları belirtti;
''Köyden Muttalip Dayı,babam ve senin büyük deden(Mustafa oğlu İbrahim)
1900 lerin başında yemene gitmişler ve savaşmışlardı.Bu savaşta Muttalip dayı ve benim babam gazi olmuş,büyük deden ise şehit düşmüş.
Babam ''İdris'' çok büyük zorluklar altında savaşırken,yedi yıl tel örgünün içersinde ingilizlere esir düşmüş,sonrasında ise esirlikten kurtulup köye dönmüş.Babamdan dinlediğim buydu,bizim de sormak pek aklımıza gelmedi..Babam bunları anlattı dedi.
Muttalip Dayının ''Envar-ül Küt'' denilen mevkide savaştığını ayrıca ifade etmişti.
Ramazan Amcaya Allah sağlık ve sıhhat versin.
Şehit ve gazi olanlar yıllar önce rahmetli oldular.
Allah onlardan ebeden razı olsun.Allah gani gani rahmet eylesin.
Anlatan Ramazan ÖVEN Yaş 83
Babası İdris ÖVEN (Ölüm 1970-1980)
__________________________________________________________
Rahmetli Büyük Anneannem Molla Hanife GÜN (Rahmetli Dedem Ahmet Gün'ün Annesi) ve Rahmetli Ananem Hanife GÜN (Rahmetli Dedem Ahmet GÜN'ün Eşi)
Ananemden dinlediğim kadarıyla Rahmetli Dedem Ahmet Gün'ün babası Mustafa Oğlu İbrahim Yemende çok genç yaşta şehit düşmüş,Ananemde kayınvalidesi olan Hanife Molla Nene'nin aktardığı kadarıyla oğlu Mustafa oglu İbrahimle ilgili bazı şeyler paylaşmış.
Şehitler Listesi için bakınız;
http://www.msb.gov.tr/arsiv/phpscr/Sehitler.php?ADI=&BABA=&MEMLEKET=NEV%DEEH%DDR&arama=Ara&DOGUMYILI=&HARP=B%DDR%DDNC%DD+D%DCNYA+SAVA%DEI
Hanife Molla Nene hayatta iken;
Oğlu ''Mustafa oğlu İbrahim'' in revanduz tepesinde şehit düştüğüne dair eve telgraf geldiğini söylemiş.
Sanırım ilk başta askeri harekat isyancıları bastırmak amacıyla yemene doğru düzenlenmiş sonrasında ise Irak dolaylarında ingilizlerle savaşırken şehit düşmüş.
Ananem ''Hanife Gün'' e Allah uzun ömürler nasip etsin.(Bunu yazdığımda ananem yaşıyordu,kendisi 2014 Ramazanında vefat etti.)
Şehit olan büyük dedem ve vefat eden büyük nenemin toprağı bol olsun.
Allah rahmet eylesin,onları peygamber şefaati ile şereflendirsin.
Evet değerli arkadaşlarım vatan için şehit ve gazi olanlar binbir zorlukla bu ülkeyi savunup,kutsal vatan toprağını şehit kanıyla al renge boyayıp o toprağı daha da şereflendirmişler.
Yüce Allah,sağlara uzun ömür versin,bu fani dünyadan göçüp gidenlere ise rahmet eylesin.
*Şehit düşen dedemin osmanlıca terhis belgesi,100 yıldan fazla aslının korunmuş hali bende mevcuttur.Uygun zamanda inşallah o belgeyi yayınlayacağım.
Rahmetli Ananem ile ilgili hatıralar;
*Ananemi (2014 Ramazan ayı içersinde )2 ay önce 92 yaşında kaybettik(Allah rahmet eylesin.)90 lı yıllarında başında annem ve babam zeytin toplamak için tarlaya gittiğinde,bende kendisinin evinde kalır küçük sobasını odunla doldurur,odunlar köz haline gelince sonrasında odun maşasının üstüne taze köy ekmeğini koyarak kızartırdım akabinde mis gibi kızarmış ekmeğin üstüne zeytin yağı sürer tuz ve kırmızı biber üzerine serper,sarımsak ve domates eşliğinde yerdim..Ekmekleri de ince keserdim ki ''çıtır çıtır'' daha lezzetli olsunlar diye...80 lerin sonunda doğupta 90 ların çocukluğunu tam manası ile idrak edebilmek büyük bir feyz..Eski günleri ve hatıralarımı hayırla yad etmenin aşkı ve şevki içersindeyim her zaman...
*Çocukken boş kalmaz babama aldırtmış olduğum 18 vitesli bisiklet'in arkasına bir kasa bağlar,dağa gider odun kozalak toplardım.Doğa ile iç içe olmak hep bana bir huzur verdi.İş yapabilme bilinci ve başkalarına faydalı olabilme anlayışı ''Doğayı sevmenin'' bir sirayeti olsa gerek.Topladığım odunalrı kozalakları karınca kararrınca da olsa babaanneme,ananeme falan götürür onları sevindirirdim...Allah hepsine rahmet eylesin....
*Ananem 88 yaşına kadar gayet sağlıklı bir hayat sürdü,tarlada çalışır anadolu kadının kendisine vermiş olduğu rolü en iyi oynayanlardandı.Bitmek bilmeyen bir azmi ,çalışma hevesi vardı.Ne zaman ananemin evine gitsem onu bahçede bulur,fidan sularken görürdüm.Nar,incir,erik,ceviz vs..Yaşlıya hürmet bilinciyle elinde su kabını alır ,ona yardım eder,çiçeklerini fidanlarını sulardım.
*88 yaşından sonra ise yaşlılığın vermiş olduğu hastalık yorgunluktan dolayı dışarı çıkamaz oldu.Eski günleri hayırla yad eder,annem veya teyzem yanında kendisinin yanında iken hep beni hatırladığında ''Ahmet,Ahmet'' diye sayıklardı.
2000'in başlarında ortaokulda idim,sanırım mantar zamanı(ekim-kasım) bir haftasonu ananemi ikna etmiş ve beraber yayla-altı denilen mevkide mantar toplamaya gitmiştik.Her mantar bulduğumda '' anane burda da var,burda da var'' diyerek mantar bulmanın toplamanın heyacanını kendisine bağırarak ifade etmiştim.Yaşlı olduğu gerekçesi ile yanıma gelemiyordu ama heyecanım a ortak oluyordu.Yıllar geçti ve 90 yaşına basıpta,hasta olduğu vakit kendisine ''yıllar önce,mantar toplamaya gittiğimizde anane burda da var,burda da var'' diye anlattığımda eski günlere gitmiş ve o günleri özlemleyerek iç çekerek gözleri hafif yaşanmıştı.Bugün o yaşlanan gözler yok artık toprak oldu..
Rahmeti bol ol,kabri ferah olsun...
1.Anlatan Hanife GÜN Yaş 92 Vefat: 2014 Ramazan ayı içersinde
2.Anlatan Molla Hanife GÜN (Dedem Ahmet GÜN'ün Annesi) Ölüm:1967
__________________________________________________________
Rahmetli Recep Amca(Tahir Recebi) ve Eşi Rahmetli Cevriye Yenge
Çocukluğumdan hatırlayabildiğim kadarıyla evinin önünde bir nar ağacı olan ve yüksekçe ve dik bir basamaktan(pasaktan) çıkılarak evine ulaşılan 2-3 göz odası bulunan bir evleri vardı,evleri Hacı İsmail Amca ile Hasan Kalkanın evlerinin ykarsında bulunuyordu.
Recep Amca,Tahir Hoca nında oğlu idi biz çocukken sanırım seksenlerindeydi ,beyaz sakallı temiz yüzlü sessiz sakin bir ihtiyardı.
Genelde çocukları görünce cebinden çıkardığı pembe çizgili yada sadece beyaz olan şekerleri ikram eder,onları sevindirirdi.
Kendisi hakkında hatırlayabildiklerim bu kadar.
Eşi Cevriye Yenge ise Recep Amca öldükten sonra evinde bir süre kaldı sonrasında ise şu an Muhtar Hüseyin Uysal ın evinde bir süre kalmış ve gelin olarak geldiği kayalar köyünden asıl köyü olan sazlı köyüne gitmişti.
Cevriye yenge,incir üzüm zamanında ve köylünün bazı işlerinde bizzat yardımcı olur.Damüstü olarak adlandırılan evin çatı kısımlarında yazın incir kapaklamak amacıyla köydeki birçok kimseye yardım eder hayır duasını alırdı.
Son yıllarında yatalak olmuş ve vefat etmişti.
Allah her ikisinede rahmet eylesin.
___________________________________________________________
Habibe Yenge (Celal Keser'in Rahmetli Hanımı)
Bundan 2 sene önce vefat etmiş,yıllarca çalışmış alnının teriyle emeğiyle geçimini idame ettirmiş,kızlarını evlendirmiş,helal daire içersinde hayatını idame ettirme gayesi içersinde olmuş tam bir anadolu kadını idi.
Çayırtepe denilen mevkide koyunlarını otlatır,can sıkıntısından oya örerdi.
Sahil yolundan her gelip geçen onun orada çalıştığını görür ve beslemiş olduğu oyunları ,yeni doğan oynaşan kuzuları imrenerek bakarlar ve yanlarına gelerek severlerdi.
Kendisi aslen Ayvacık ın çaltıköyündendi,gelin olarak köyümüze gelmiş ve vefat edene kadar burada yaşamıştı.
Her köye geldiğimde Yılanlıoğlu Mevkiine giderken ona selam verir hal ve hatırını sorardım,o da bana hoşgeldin der tevazu gösterirdi.
Allah mekanını cennet eylesin.
Ekmeğini alnının teriyle kazanan, dediodudan uzak duran bir kadıncağızdı.
Son yıllarında kansere yakalanmış ve vefat etmişti.
Allah gani gani rahmet eylesin.
Habibe Keser Yaş 50-55
___________________________________________________________
Ayvacıklı Yenge (Zeynep Yenge)
Zeynep Yenge aslen balkan göçmeniydi,mübadele zamanı Türkiye ye oradan da Çanakkalenin Ayvacık ilçesine gelmişlerdi ve kayalar köyünden ticaretle uğraşan mehmet amca ile evlenmişlerdi.
Mehmet Amca ''hitler bıyığı'' bırakan,uzun boylu kalıplı biriydi.sacide ve naide adında iki kız çocuğu bulunmaktadır.90 larda vefat etmiştir.
Ayvacıklı Yenge,eşi ticaretle uğraştığı için mehmet amca öldükten sonra evinde arta kalan birkaç şey vardı ve komşuların isteğin üzerine ihtiyaç olduğu doğrultuda onları satardı.
Karanlık gecelerde,elektrik eksilince Gaz lambasına ihtiyaç duyulur ve lambanın ateşlenmesini sağlayan fitil bittiği takdirde,ilk başvurulan kimse kendisi idi.
Mübade zamanında kendisinin Tükiye ye geldiğini anlatır oralarda ''Bağlarının bahçelerinin evlerinin'' olduğunu söylerdi.
Sarışın,renkli gözlü hal hatır soran tevazu sahibi bir kadındı.
Eşi yaklaşık 20 sene önce kendisi ise yaklaşık 10 sene önce vefat etmişti.
Allah her ikisinede rahmet eylesin.
Anlatan: Ayvacıklı Yenge Yaş 75-80
___________________________________________________________
Güzel Ayşe Nine
Güzelliği dillere destan hatta ve hatta Eşkiya Kara Kadir tarafından da kaçırılan ömrünün son zamanlarını hüsran içinde geçirmiş asırlık bir büyüğümüzdür.
Eşkiya Kara Kadir,köylere baskın yapar insanların ellerinden değerli eşyalarını alır ve onlara işkenceler yaparmış,köyümüzde bulunan ''Güzel Ayşe'' diye adlandırılan o civarın en güzel kızını da kendisi kaçırmıştı.
Ayrıca şunu da belirtmek isterim;
Kara Kadir ve çetesi tarafından Kalaycıbağ mevkiine doğru giderken yolun sol alt tarafında çevresi briketle çevrilen mezarda yatan zat,bu çete üyeleri tarafından öldürülmüştür.
Neyse ninemize gelelim şimdi;
1990 lı yıllarda çocuk olduğum gerekçesiyle yanına gider ,mübarek günlerde kendisine pişi ve aşure götürürdüm o da beni çok sever Kırmızı taban üzerine beyaz çiçekli işlemeleri olan çorba kasesini andıran şekerliğinden bana rengarenk şekerler ikram eder gönlümü alırdı.
Evi Ahmet Demir in evinin yukarsında camiye bitişikti,akşamları yanına gider,benimle oyun oynardı.Taştan evler yapardık.Kapının sağ tarafında
taşların üzerine konulmuş düz tahtaları bulunan insanların oturabileceği bir yer mevcuttu.Yol üstünde evi olduğu için herkes hal ve hatırını sorar uğrardı.
2000'lere doğru yaşı iyice ilerlemiş ve yüze yaklaşmıştı.Kısmen yatalaktı,yatalak olmasına rağmen tüm işi kendisi görürdü,küçük bir sobası vardı gözleri görmediği halde sobayı yakmaya çalışırdı.Vefat edene kadar ömrü böyle geçti.
Ölümüne yakın zamanda yanına gittiğimde,kendimi tanıtmış ve bana şunu söylemişti ''Ahmet oğlanım,sen küçükkken taştan evler yapardık hatırladın '' dimi demiş ve eski günleri hüzünle yad ettiğini anlamıştım.Yanına sık sık uğrar hal ve hatır sorardım.
Kimi kimsesi yoktu ve çocuğuda olmamıştı.
Allah,Güzel Ayşe Nine den razı olsun.
Mekanını cennet eylesin.
Anlatan:Güzel Ayşe Nine Yaş 95-100 Sene:1998-2001
___________________________________________________________
Yahya Amca(ÖZEL)
Yahya Amca şu an 90 yaşında kendisinden dinlediğim kadarıyla;
Cumhuriyetin ilk yılları yokluk zamanı olduğu için Zeytinyağını koyacak taşıyacak kap olmadığından dolayı Keçi Dersinden tulumların yapılıp,dikilip zeytin yağlarının taşındığını ifade etti..
Devam ediyor...
Yahya Özel Yaş 90 Sene 2014 Temmuz
____________________________________________________
Zeki ELMAS (Kayalar Köyü Emekli Öğr.)
1993 yılında okula başlamış ve Kayalar Köyü İlköğretim okuluna adımımı atmıştım.
Yorumlar -
Yorum Yaz